22 Ocak 2016 Cuma

Şu bizim zeytinyağı…

Görsel: http://www.ciftcideneve.com/
Zeytinyağı, bizim zeytinyağı… O kadar bizim ki, annemiz, kardeşimiz, çocuğumuz gibi bizim… Bir şekilde çok iyi bildiğimiz, birlikte yoğrulduğumuz, ancak aynı nedenle daha yakından tanımak, anlamak için çaba sarf etmediğimiz haliyle bizim zeytinyağı…

Futbol gibi, herkesin hakkında fikir yürüttüğü, ama sahaya çıkıp oynamak gerektiğinde nefes nefese kalıp orta sahaya kadar koşamadığı kadar bizim zeytinyağı…

Şarap mesela, aslında o da bizden, ancak biraz çekingenlik, biraz mesafeden dolayı, kırmış bu “tanıdıklık” döngüsünü en başından… O ya da bu şekilde, her evde bulunabilirliğinden midir bilemem, zeytinyağı henüz yolun çok başında.

Türkiye’de zeytinyağı kültürü bir yere gelir mi? Gelir elbet. Ama bunun için olmazsa olmaz bir şart var öncelikle: bilmediğimizi kabul etmek, yeniden tanışmak zeytinyağı ile, kendini bize anlatmasına izin vermek.
Kabul edin, hayatınız boyunca içinde zeytinyağı bulunan herhangi bir yiyeceği sadece zeytinyağının tadını almak için yediniz mi? Bir ayin gibi, gözlerinizi kapatıp önce koklayarak, ağzınızın içinde dolu dolu yuvarlayarak, tanıştınız mı o yağla? Bir şans verdiniz mi, kendini size anlatması için?

Bugün, sadece meraktan tanışın evinizdeki zeytinyağı ile. Tadını bulandırmadan, içine kekik, pul biber katmadan, ısıtmadan, olduğu hali ile karşınıza alın. Bu deneyim için natürel sızma, tercihen butik üretim bir zeytinyağını seçin öncelikle mümkünse. Koklayın önce şöyle bir…  Zeytinyağının içindeki meyve ile tanışın… Gözlerinizi kapatın. Yeşil zeytinden mi sıkılmış, siyahtan mı anlamaya çalışın. Bir yudum alın ağzınıza, ona zaman tanıyın, yayılsın dağılsın ağzınızın içine.

Ne arayacaksınız peki? Öncelikle zeytini arayacaksınız zeytinyağının içinde, meyvemsilik iyi bir zeytinyağının ilk şartıdır. Aromalar açısından zengin bir zeytinyağı aynı zamanda yeşil domates, badem, taze ot gibi destekleyici başka kokular da barındırabilir içinde.

Ham zeytinin acılığı da yine nitelikli bir zeytinyağının olumlu özelliklerindendir. Ağızdaki acılık ve genzinizdeki yakıcılık yüksek kaliteli, antioksidan yönünden zengin bir zeytinyağının sahip olabileceği niteliklerdendir. Bu üç özelliğin yoğunluğu ise damak zevkine göre tercih edilebilir. Tıpkı şarapta olduğu gibi, nasıl kimi insan buruk, bol tanenli, dolgun gövdeli şarapları tercih ederken kimi meyvemsi ve hafif şarapları tercih ederse, siz de zeytinyağını tanıdıktan sonra hangi özellikleri daha çok sevdiğinize ya da hangi durumlarda nasıl bir yağı tercih edeceğinize karar verebilirsiniz.

Genel olarak yoğun acı, yakıcı zeytinyağları çiğ sebzelerle servis edilirken, orta meyvemsi, hafif yakıcı yağları salatalarda, hafif olanları ise zeytinyağlı yemeklerde kullanmak daha uygun bulunmaktadır, ama kim bilir, belki siz kendinize has başka alanlar yaratabilirsiniz.


Hadi ama ertelemeyin, bugün tanışın zeytinyağınız ile, öpüşün, koklaşın, barışın…

-----
Bu yazıyı Ocak 2012'de İzmir On The Rocks dergisi için yazmıştım... Bakıyorum da, 4 yılda pek de bir şey değişmemiş... Belki birileri okudukça değişir...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...