Bugün malum pazar var, Seferihisar'a indik, dönüş yolunda da işlerimiz vardı, Bademler köyü üzerinden bizim köyün yolunu tuttuk, Yakınca evlerini geçtiğimizde yeni ağaçlandırma arazisinin yandığını gördük, yüreğimiz titreyerek. Belli ki yeni yanmaya başlamış, ancak 2 dönümü kaplamıştı yangın şiddetli rüzgar nedeni ile.
Her zaman ezberimde olan Orman Yangını İhbar hattı (177 bu arada) aklıma gelmedi o heyecanla, itfaiyenin numarasını (110) çevirdim cep telefonundan acilen. Yangının yerini iyice tarif ettim içim sıkışarak, "hadi acele edin, çok ciddi yanıyor" hezeyanları ile.
Köye çıktık, içimize sinmedi, Seferihisar'a inen yolun üzerindeki Orman Yangını biriminin yolunu tuttuk. Tabii onlar ihbara doğru yola çıktıklarından olsa gerek, kimseler yoktu. Ancak kapıda bizim köyün muhtarı ile karşılaştık. O da orman birimlerine telefonla ulaşamadığı için haber vermeye gelmişti.
İhbarın yerine ulaştığından yine de emin olamadık, daha doğrusu yerimizde duramadık, tekrar Bademler yönüne döndük ve ilk helikopteri gördük. Eşim tüm yol boyunca bir yandan aracımızı kullanırken bir yandan da gözyaşları ile mücadele ediyordu. 6 yaşındaki oğlum da bir orman yangınında neler yapıldığına yakından tanık oldu. Benim telefonum üzerinden belki yarım saat geçmeden 2 helikopter, 2 uçak olay yerine su taşımaya başlamıştı. Daha sonra 4 adet de itfaiye aracı saydım. 50 dakika içinde yangın sönmeye yüz tutmuştu çok şükür.
Yine de bu 50 dakika zarfında tahminen 20 dönüm arazi yandı, kül oldu...
Ben bu yazıyı yazarken aşağı yukarı 1,5 saat geçti ilk telefonun üzerinden hala helikopterlerin sesi duyuluyor, yani daha dinmedi sızı...
Bu vesile ile Seferihisar Orman Yangını Ekiplerimizle gurur duyduğumuzu da belirtmek istiyorum. Ellerinde imkanları seferber ederek yangına hızla müdahale edip kontrol altına aldılar. Tebrik ediyor, ayakta alkışlıyoruz.
Not: O arada tabii ki fotoğraf çekmek aklımıza bile gelmedi, yukarıdaki fotoğraf eski bir Seferihisar orman yangını haberinden alınmıştır.
Her zaman ezberimde olan Orman Yangını İhbar hattı (177 bu arada) aklıma gelmedi o heyecanla, itfaiyenin numarasını (110) çevirdim cep telefonundan acilen. Yangının yerini iyice tarif ettim içim sıkışarak, "hadi acele edin, çok ciddi yanıyor" hezeyanları ile.
Köye çıktık, içimize sinmedi, Seferihisar'a inen yolun üzerindeki Orman Yangını biriminin yolunu tuttuk. Tabii onlar ihbara doğru yola çıktıklarından olsa gerek, kimseler yoktu. Ancak kapıda bizim köyün muhtarı ile karşılaştık. O da orman birimlerine telefonla ulaşamadığı için haber vermeye gelmişti.
İhbarın yerine ulaştığından yine de emin olamadık, daha doğrusu yerimizde duramadık, tekrar Bademler yönüne döndük ve ilk helikopteri gördük. Eşim tüm yol boyunca bir yandan aracımızı kullanırken bir yandan da gözyaşları ile mücadele ediyordu. 6 yaşındaki oğlum da bir orman yangınında neler yapıldığına yakından tanık oldu. Benim telefonum üzerinden belki yarım saat geçmeden 2 helikopter, 2 uçak olay yerine su taşımaya başlamıştı. Daha sonra 4 adet de itfaiye aracı saydım. 50 dakika içinde yangın sönmeye yüz tutmuştu çok şükür.
Yine de bu 50 dakika zarfında tahminen 20 dönüm arazi yandı, kül oldu...
Ben bu yazıyı yazarken aşağı yukarı 1,5 saat geçti ilk telefonun üzerinden hala helikopterlerin sesi duyuluyor, yani daha dinmedi sızı...
Bu vesile ile Seferihisar Orman Yangını Ekiplerimizle gurur duyduğumuzu da belirtmek istiyorum. Ellerinde imkanları seferber ederek yangına hızla müdahale edip kontrol altına aldılar. Tebrik ediyor, ayakta alkışlıyoruz.
Not: O arada tabii ki fotoğraf çekmek aklımıza bile gelmedi, yukarıdaki fotoğraf eski bir Seferihisar orman yangını haberinden alınmıştır.
Büyük gecmis olsun Bahar Hanim :(
YanıtlaSilÖzlem
İnternette gezinirken sitenize rastladım gerçekten çok açıklayıcı bilgiler vermişsiniz. Dell dizüstü servisleri ekibimiz olarak çalışmalarınızda başarılar dileriz.
YanıtlaSil